Sayfalar

10/27/2011

BİR LONDRA RÜYASI.. SKETCH..



11 ARALIK'A KADAR YOLUNUZ LONDRA'YA DÜŞERSE,

KAÇIRMAYIN!!!

LONDRA'NIN EN FASHIONABLE RESTAURANTLARINDAN BİRİ ,

MICHELIN STAR'LI SKETCH'DE, BU FIRSAT KAÇMAZ!




http://www.sketch.uk.com/downloads/lecturemenu.pdf





10/26/2011

ELİMİZİ UZATALIM



Bİ BİBERON, Bİ KONSERVE, Bİ BATTANİYE, KAZAK, 
Bİ UYKU TULUMU, ÇOCUK BEZİ, PED, 
Bİ ŞİŞE SÜT.

Bİ ŞEY.


YARDIM EDELİM, ELİMİZE YAPIŞMAZ.

ELİMİZDEN GELDİĞİ KADAR.


10/21/2011

ÇORBA DEMİŞKEN...

AH BU KASELER, BU TASLAR, BU BOWL'LAR...

BENİ BENDEN ALIYORLAR!!!

HEPSİNDEN ALASIM VAR!!
HATTA SIRF BUNUN İÇİN LONDRA YA DA AMERİKA'YA GİDESİM VAR!

http://www.anthropologie.com

hala keşfetmemiş olan varsa, buyrun Anthropologie'nin rengarenk dünyasına!


moda, ev , aksesuar, herşey herşey var!

insan girdi mi çıkmak istemiyor!

buyrun kendinizi kaybedin :)


Sevgiler,
Ece

Bİ TAS ÇORBA...

Hastaysam ben, çekilmez, huysuuz, laneet bi kız olabilirim..

Oysa çok bişey istemiyorum ki.

Tek istediğim, evime gidip, kanepeme kıvrılıp, üstüme battaniyemi çekip,

Bi tas çorba içmek..

Olmaz mı??





Sağlıklı günler,

Ece

10/19/2011

COCA COLA 125. YILINI KUTLUYOOOOR !!!!

COCA COLA YİNE YAPMIŞ YAPACAĞINI!

A25. YIL ŞEREFİNE, DÜNDEN BUGÜNE COCA COLA CAM ŞİŞELERİ!

BU ŞAHANE ŞİŞELERİ MACRO CENTERLARDA BULABİLİRSİNİZ!

4Ü BİRARADA SATILIYOR, 9 KÜSUR TL GİBİ BİR FİYATA HEM DE!

BEN İÇMEYE KIYAMADIM, BARIMIZIN EN NADİDE KÖŞESİNDE YERLERİ HAZIR :))





10/10/2011

DANİMARKA'DAN ALMANYA'YA YOLCULUK, ikinci gün...


Sabah erkenden uyanıyoruz, Aarhus Radisson otelden ayrılıp, biraz Aarhus sokaklarında gezip, öglen toplantıya gideceğiz.

Gün boyu enerjik olmak için, saglam bir kahvaltı şart, ama acelemiz var! Çabucak bir tabak hazırlayıveriyorum kendime acık büfeden..

Çok da gözalıcı, ağızsulandırıcı bir büfe yok aslında, benim kahvaltım da mütevazi oluyor dolayısıyla.. Zaten çay için sıcak suyun bitmiş olması bizi bizden alıyor!!

Ama azcık "Brie" (sol alttaki), azcık "Emmental" (sol üstte, iki parça olan), ucundan acık da "Danish cheese" (ekmegin altında kalan ince dilim peynir) yemezsem olmazzz.

Danimarkalıların en populer peyniri olarak gözlemlediğim Havarti, inek sütünden yapılan, yumuşak, neredeyse sürülebilir kıvamda yağlı, hafif tatlı, bizim kaşar peynirine tekabül(!) eden bir peynir. Eritme peyniri olarak da kullanılamay elverişli, yemeklerde de kullanıyorlarmış ancak ben hiç tatmadım.

Brie, Fransız inek peynirlerinden biri. Kremamsı kıvamda, Camembert'e benzeyen bir peynir ama tadı daha hafif..


Emmental ise İsviçre kökenli bir peynir, kaynagı yine inek sütü. (yanlış anlaşılmasın ben koyun ve keçi peynirlerini de cok severim- bufaloyu unutmamak lazım tabi- bu tabak tamamen rastlantı olmuş :)
Diğer ikisine göre daha aromatik bir peynir, fare yemiş gibi delikli yapısından tanıyabilirsiniz:)

Bu arada Danların çok güzel peynirleri var gerçekten de, adamlar gerçek gurme..
Danimarka peynirleriyle ilgili daha fazla bilgi için: http://www.ilovecheese.co.uk/danishcheeses.html

Kahvaltıdan sonra biraz Aarhus turu, sonra toplantı, saat 15:00 gibi bir sonraki destinasyonumuz olan Almanya'ya dogru yola cıkıyoruz.. Bu sefer hava daha açık, yollar şahane :))

Danimarka, Horsens yakılnlarında bir kır evi

Yolumuzu biraz uzatsa da kıyıdan gitmeye karar veriyoruz Horsens'e kadar.. Orası da bir liman şehri Aarhus gibi..

Geç olmadan Almanya'ya varmak istediğimiz için ayaküstü bir cafede atıştırmalık birşeylerle geçiştiriyoruz benim bitmek tükenmek bilmeyen açlığımı..


Tabağım doyurucu gibi gözükmeyebilir ama somon füme, prosciutto, keçi peyniri, karışık patatesli mayonezli ve bilimum sebzeli bir salata, cherry domates ve tatlı mı tatlı kırmızı üzümlerden oluşuyor! Ayrıca icebergin görünmeyen kısmında koca bir ekmek sepeti de var ;) hepsi bitti...

Yorucu bir yolculuğun ardından Lübeck'e varıyoruz, Almanya'nın kuzeyinde, bol suyla çevrili, çok eski bir şehir burası.. resim net diil ama idare ediverin..

otelden Altstadt'a bakış.. (Altstadt = Old town)
Lübeck'in eski yapılarından biri.. bunun gibi pek çok şirin bina var..

Otele yerleştikten sonra Altdtadt'ta yürüyüşe çıkıyoruz.. Food cornerlardan görüntüler:




Almanya'daki en sevdiğim unsurlardan biri olan binbir çeşit çay dükkanlarından biri şansımıza açık!!



Yaklaşık iki kilo çayla bu sevimli dükkandan ayrılıyoruz, bakalım neler aldık:

Güllü siyah çay, portakal aromalı ceylon çayı, karamelli çay, japon "blooming" çaylardan (bunlar kaynar suya atılınca çiçek açıp büyüyorlar), vanilyalı çay, vesaire, vesaire..


Sıra geldi akşam yemeğine, otelin tavsiye ettiği çok çook eski 1800lerden kalma bir Alman restaurantına yollanıyoruz..

Başlangıcım jumbo karides, domates soslu
Ana yemek karışık balık tabağı- içinden sadece somonu beğendim :(
Tatlı tabiki de Apfelstrudel mit Sahne und Vanilleeis!! (kremalı elmalı pay, vanilyalı dondurmayla)




Bundan sonra kahve içicek bile halim kalmamıştı!!
Hadi bana iyi geceleeeerrr :))

10/09/2011

DANİMARKA, ilk gün..


3 gündür Danimarka - Almanya hattındaydım iş sebebiyle. Dün gece döndüm memlekete:)

Gün gün neler yenmiiiiişşş, işte burada!

1. GÜN:

Sabah 8:20 uçagıyla istikamet Hamburg, ordan araba kiralayıp Danimarka'ya geçilecek!

Kahvaltı bir THY klasiği.. herşeyden azcık..
Yalnız scrambled eggsi neden böreklerin ortasına yerleştirip börekleri yumurtaya bulamışlar anlamış değilim! Gitti güzelim su böreği :(



Almanya ssatiyle 10:30 gibi Hamburg'a iniyoruz, yolumuz uzun, hava yağmurlu, toplantımız 15:00de, o yüzden hızla yola koyuluyoruz..


Aarhus yakınları, Danimarka
14:00 gibi otele yerleşiyoruz, yemeğe vakit yok, bi yorgunluk kahvesi, hoop toplantıya!


Toplantıdan sonra iyi bir yemeği hakettik.. Akşam otelin tavsiyesiyle Aarhus limanındaki "Restaurant Seafood"a yollanıyoruz, hiç de pişman olmuyoruz :)

Önce "acaba yanlış birşey mi yaptık" diyoruz çünkü içeride tek bir masa dolu, ama Danimarkalıların haftaiçi pek dışarda yemek yeme alışkanlıgı olmadıgı için çok da takılmıyoruz. Zaten diğer masadakiler de turist :)

Bu Danimarka çok değişik bizim için, heryer 5 de kapanıyor, sokaklar boşalıyor, o buz gibi ve yağışlı havada hepsi delirmiş gibi bisiklete biniyor(spor için değil- ulaşım amaçlı!). Yalnız inanılmaz kibar insanlar, ve hepsi insanı sinir edecek derecede iyi İngilizce biliyor. Daha hiç İngilizce bilmeyen yada orta halli konuşan Dan görmedim!

Adın da anlaşılacagı gibi "seafood"a doymaya geldik! Danimarkalılar harika pişirir her türlü deniz mahsülünü!

Önce güzel bir şarap açılsın! Bütün günün yorgunlugunu alsın!
Klasikten şaşmıyoruz, İtalyan takılıyoruz: Pinot Grigio. kolay kolay yanıltmaz :)


Deniz kereviti, bacaklarında et yoktur, sadece gövdesinden et çıkar, çok lezzetli olur!
Tadı istakozla karides arasındadır, hafiftir.
Bu arkadaş bana gariban gariban bakıyor ama kendisini birazdan afiyetle yicem!
Sarımsaklı ve değişik otlarla marine edip ızgarada pişirilmiş kerevitler- LEZİZZZZ!!
kremalı beyaz şarap sosunda pişmiş midyeler, önce kendilerini yiyoruz, sonra da suyunu çorba niyetine içiyoruzzz

Açıklıyorum: Bu hayatta en en eeenn sevdiğim şeylerden bitanesi istiridye!!! 50 tanesini bi oturuşta yiyebilirim! Burda görülenler Kuzey denizinden çıkıp midemizi şenlendirmek üzere gelmişler.

Bu kadar başlangıçtan sonra sıra ana yemek ve tatlıda! Biraz da bilgilnelim:
Benden size hediye, her eve lazım ;)
Şarap sosunda pişmiş mantar ve sebze garnitürlü dil balığı (lemon sole)
Çikolatalı mud cake üstünee karışık orman meyveli dondurma!! Şahane:)




10/02/2011

Yoksa siz daha Nisantasi Delicatessenda yemediniz mi??

Gitmediyseniz mutlaka gidin, sabah kahvaltisina, oglen ya da aksam yemegine, hic farketmez! İnsan burda 24 saat yiyecek birsey mutlaka bulur! Sarkuteri urunleri, yemekleri, tatlilari- hepsi mi muhtesem olur!
Avrupanin baskentlerinden birindeymis hissi veriyor insana bu mekan, Turkiyeye fazla sanki..
Herseyde emek var, en iyi peynirler yaglar etler soslar sunlar bunlar... Evinizde yemek yiyormus gibi, sicacik, keske evde de bu kadar cesit olsa her an:)
Bu sefer kahvalti icin ordaydik, patlayana kadar da yedik sanirim, oyle ki siparis verirken garson yarisinda durdurup daha fazla soylemeyi dusunuyosunuz galiba ama bu kadari bile fazla olucak gibi dedi:) ama hepsini yiyip ustune bir de tatli soyleyince icinden neler dedigini duyamadik malesef :))
Domuz eti yer misiniz bilmem, ama ben afiyetle yerim iyi bir prosciutto crudo'yu mesela. Cogu sarkuteri urunu domuz urunu tabiki.. Eger siz de seviyorsaniz Delicatessen'in "armut chutney"siyle birlikte ekmegin uzerine koyup bi yiyin, eminim siz de benim gibi bayilip bir kavanoz chutneyi hemen eve goturuceksiniz! Evet evet, aynen oyle, satin almak da mumkun bu harika tatlari! Sadece onlari da degil, tabaklar, kesme tahtalari, onlukler, daha neleeerr neleeerrrrr:))
Neyse ben daha susmam, sabaha kadar anlatirim en iyisi siz kendiniz gidin. Daha fazla bilgi icin: delicatessenistanbul.com

Sevgiler,
Ece