Sayfalar

6/30/2011

BU AKŞAM NAPIYORUM??

ARKAMA YASLANIP KOKTEYLİMİ YUDUMLAYARAK, BU GÜZEL SÜRPRİZİN KEYFİNİ ÇIKARIYORUM! 
MUTFAK SANATLARI AKADEMİSİNDE HARİKA BİR EĞİTİME KATILIYORUM, DETAYLAR AŞAGIDA!
DENEYİMLER DE YARIN SİZİNLE!





Fancy Classics n Bites' Eğitimi


MSA'da şef Maksut Aşkar ile 30 Haziran'da gerçekleşecek bu özel eğitimde kokteyl ve lezzet eşleştirmesi yaparken nelere dikkat edilmesi gerektiğini işin uzmanından öğrenebileceksiniz. Her lezzet ve kokteyl hazırlığı sonrası lezzetler katılımcılar tarafından tadılacak. Kokteyller hazırlanırken, kokteyl ailesi ile ilgili bilgiler paylaşılacak. Bu eğitim ile, katılımcılar, hem kolay lezzetler hazırlamayı hem de kokteyl hazırlamayı öğrenebilecekler.

Eğitimdeki Menü:
Dirty martini / Yeşil zeytin&kişniş kreması,siyah zeytinli çıtırlar
Classic margarita /Tavada ızgara karides,tekila ve biberli aioli
Lime caipirinha / Levrek ceviche, rezene carpaccio ve avokado
Cosmopolitan / Füme hindi,karadut chutney ve çıtırlar 




6/16/2011

YENİ BALIKÇIMIZ- THERAPIA!

dün hadi dedik yemeğe gidelim, ama yakın biyer olsun. aklımıza yeni açılan therapia geldi, tarabyadan kireçburnuna doğru giderken, solda (melissa'nın üstü).
Therapia Tarabyanın eski Yunanca adıymış meğersem, yeni öğrendim ben de."Tedavi olunan veya tedavi eden yer" anlamındaymış, çok şeker diil mi? :) Karadenizden esen rüzgarlar sayesinde havası çok temiz ve esintili diye koymyşlar bu adı. Bir de balığı bol diye :)
Neyse, sonuçta restaurant adını burdan almış. Ama bizi esas ilgilendiren kısım bu değil tabi ki!
Peki ne?
1. leziz yemekler!
2. süper servis!
3. şahane boğaz manzarası!

(reklam gibi oldu) http://www.therapiabalik.com/

therapia balık

Valla 3üde var. Eftelya (Arnavutköy) dan ayrılan bir ekip açmış duyumlarımıza göre, dolayısıyla benzerlikler var. En güzel tarafı da taa Arnavutköy'e kadar gitmeden o şahane, aşerilesi domates-soğan salatasından yiyebilecek olmamız! Her balık restaurantının menüsünde olan şeyler var burda da, ama yeni trende uyup birkaç spesiyal eklemişler tabisi.
Misal, Pazı yaprağına sarılı levrek(denemedik), balık fajita (denemedik), şefin spesiyali-lagos balığı: sevgilimin favorisi, ben sosunu biraz mayhoş buldum, ama o çook beğendi; bir de tahinli portakallı sufle- buna da bayıldı bizimki:)
Ben her zamanki gibi  bulmuşken tekiri, tüm tokluğuma rağmen indirdim mideye! bayılırım!! çok da güzel pişirmişlerdi, tam sevdiğim gibi, sulu sulu, kurutmadan kızartmışlardı. Çok pişerse hemen tadı kaçıyor bu tekirciklerin, zaten miniminnacıklar, kuruyup gidiveriyolar valla.
Tabi balıktan önce yine 88 çeşit meze yiyerek kendimize mide fesatı geçirtttirdik!
Deniz börülcesi (bol sarımsaklı ve limonlu olmalı)
Ahtapot salatası (çok başarılıydı, ahtapotun terbiyesi çok önemli ve zordur)
Közde bütün patlıcan
Jumbo karides (yummm)
Levrek marine
Balık pastırması (sevgilim bunun bir "icat" olduğunu buyurdu, lakin daha önce hiçbir yerde yememiştik, değişik, denenmeli, ağır değil!)
Fava (gerçekten tadı çok güzeldi, tatsız tutsuz diildi, bende favaya bayılırım şahsen!)
Uskumru salatası- pişmiş soğuk uskumrunun üzerine tam da ne oldugunu keşfedemediğim ama içeriğinde soya sosu olan bir sos döktüler, şimdiye kadar yediklerimin en iyisiydi!

valla daha da yediysek hatırlamıyorum, boşanıp da semerimizi yeseymişiz hani!

dediğim gibi servis gerçekten de süperdi, hiç aksatmadılar, bi de sağolsunlar çıkışta tarabyada çevirme varmış uyardılar da polise yakalanmaktan kurtulduk :)

hesaba gelinceee, iki kişi bu kadar yedik, 2 kadeh rakı, 1 kadeh de beyaz şarap içtik (lokmalarımızı saymışım hehe) 220 tl verdik. bu da biline..

bir de yeniköy de yeni açılan yelken'e gidiyim, hangisi daha iyi söylicem size :)

sevgiler,
Ece

6/08/2011

All Sports Cafe -bir klasik

bazı mekanlar vardır, hani böyle aslında hiçbiyere gidesiniz olmadığı ama evde de malesef hiiiç yemek olmadıgı için mecburen dışarda yemeniz gerek durumlarda, sırf orada rahat edeceğinizi bildiğiniz için gittiğiniz.. insanı evdeymiş gibi hissettiren, yemekleri harika olmasa da yüzünüzü güldürebilen..tanıdık bişeyler barındıran içinde, ya da bahçesinde; belki güleryüzlü, samimi bir garson, belki annenizin yemeklerinden birini andıran bir yemek, belki sıcacık bir ahşap masa, belki rahat koltuklar..
all sports cafe tam da böyle bir yer benim için. her gittiğimizde bahçedeki büyük ahşap masada sahibi zehra hanımı birileriyle sohbet halinde görürüm, hep doğal,güleryüzlü, işinin başında. yanlış anlamayın, tanımam kendisini şahsen, ama her seferinde görünce insan bir tanıdıgını görmüş gibi oluyor bir süre sonra:) bir de yemek kitabını almıştım cafenin (tavsiye ederim!), onuı imzalamıştı hemencik benden habersiz, bir jest olaraktan:)
kaç mekan kaldı istanbul'da, her gittiğinizde sahibini görebileceğiniz? onların evi gibi olmuş ya orası, aynen bu yüzden bir ev hissi veriyor zaten insana. sıcacık, samimi.
güleryüzlü garsonları var sonra, insanın yüzünü güldüren! tavsiye istediğiniz zaman en içten şekilde yardımcı olmaya çalışan ve becerebilen!
dün yine all sports'u tercih ettim dişçiden çıktığım, tüm çene bölgemin ağırlaştığı, dişlerimin sızladığı ve aynı zamanda açlıktan öldüğüm bir akşamda. bildim ki menüde zavallı dişlerime uygun, yumuşak bir yemek bulamasamda onlar beni aç bırakmazlar, en kötü bi patates püresi getiriverirler önüme, geçmiş olsun dilekleriyle:)  huysuzdum, hiçbişeyi istemediğim ve beğenmeyeceğim bir moddaydım amaoradan mutlu ayrıldım. makarna yedim en yumuşak onu buldum diye, çok güzel falan diildi, evde daha güzellerini yapıyoruz hepimiz zaman zaman. dümdüz peynirli bi makarnaydı ama acıtmadı dişlerimi, söylenmedim bende makarnanız güzel diil diye, tüm huysuzluguma ragmen, all sportsun ve zehra hanımın hatrına sustum, hepsini yemedim sordu garson beğenmediniz mi diye, yok dedim, çok geldi. bozmadım onu, kıyamadım :) sevgilimin şahane fırında antrikotundan otlandım bende, yanında patates püresiyle!
iyi ki varsın all sports! senin gibi yerler azaldı artık. fabrika gibi cafeleri sevmiyorum ben. samimi olmalı cafe dediğin..
http://www.allsportscafe.com/tr/

not: bir de bebek koru kahvesinin işinin başından bir an olsun ayrılmayan dünya tatlısı karı-koca sahiplerine bayılırım yıllardır! oras da ikinci evim gibidir aynen! hak geçmesin! :)


not2: amerika maceralarım bitti zannetmeyin! arkası yarın:))

6/01/2011

NYC - CHINATOWN'da neler keşfettim?



İçinizde New York'a ve de Manhattan'ın güneyindeki ünlü Chinatown'a gidenler vardır eminim, gel gelelim bu benim ilk gidişimdi! Londra'da öğrenciyken oradaki Chinatown'da gece yarıları az yemek yemedik sevgilimle gerçi! İki Chinatown'un benzer tarafları da var farklı yanları da, restaurantların dizilimi, sokakların görünümü falan benzer ama New York'ta Londra'da olmayan şeyler var!! Beni restaurantlardan daha çok heyecanlandıran şeyler hem de! (özellikle de gittiğimiz- hem de Zagat onaylı- restaurantın yemekleri hiç de başarılı olmadığından!) Fishmarket ve bizim bildiğimiz anlamda manavlar var!

Alabildiğine çeşitli balık ve deniz ürünleri!!! Alıp eve getirip pişirmek istedim!! :(
Blue Crab/Mavi Yengeç! Türkiye'de de var, yemediyseniz mutlaka deneyin!!!
Bu kurbağalar resimde belki anlaşılmıyo ama benim elimden baya büyükler!!!!
Mideniz bulandıysa üzgünüm ama yenmek üzere satılıyorlar, ben napiyim!
Normal olarak, NYC'de evim olmadıgından bunlardan alıp tatma şansım olmadı, sadece çok ilginç ve çeşitli olduklarından paylaşmak istedim.

Manavlara gelince;
benim daha önce hiç görmediğim meyveler satıyorlardı, biz dee bazılarından alıp tatlarına baktık!

(açıklamaya gerek yok sanırım- bildiğin sokak manavı işte)



Şu ufak pembe kabuklu meyvenin adı LYCHEE, kendisi benim şu dünyadaki en sevdiğim tatlardan biri olur. Tropik bir meyvedir, ortasında malta eriğindeki gibi çekirdek vardır, hafif suludur ve ağızda kadifemsi, hafif tatlı bir lezzet bırakır :) Martinisi çook güzel olur ve dünyaca ünlüdür (thanks to Nobu!) 
Yurdum insanı bu meyveyi konserve olarak Makrolarda, Martini haline gelmiş olarak da Ortaköy Zuma'da tadabilir. Artık İstanbul Nobu açılınca orda da içeriz:) Taze olarak satıldığına hiç rastlamadım, Hilton Dragon'da meyve olarak ya da meyve salatasının içinde sunulurdu eskiden, hala var mı bilemedim..
Bu arkadaş RAMBUTAN satıyor, ben de ilk defa tattım. Bu kirpi gibi görünen ama hiç de sert olmayan kabugun altından lychee benzeri, biraz daha büyük bir meyve çıkıyor. Tadı da benzer ancak biraz da aha tatlı gibi; benim için lycheenin yerini tutamaz yani! 




      

Bu arkadaşın adı DRAGON FRUIT, bu da kapalı hali
.
Ortadan ikiye kestik, bayağı sert bir kabuğu var, zor kesildi.
İçi sulu, tadıysa kiviye benziyor, biraz daha tatsız.. 




    Bu da JACK FRUIT, gördüğünüz gibi kavuna benziyor, ama alıp tadına bakamadık kafam kadar olduğundan..

yemekte yediklerimizi ve diğer NYC maceralarımı da sonra anlatırım artık!
sevgiler,
Ece!