Az sonra bir bakıyorum Gülbahçe civarlarında bir köy pazarı; hemen sevgilime "dur! dur! dur! sağa çek!" diye bagırıp onu bir güzel panikle saga cektirip arabadan elimde bir avuç bozuk parayla iniveriyorum, sepseeert, mis kokulu şeftalilerden alıyorum 2 kilo, sonra gözüme peynirciyi kestiriyorum, hemen oraya dogru bi atak, sevgilimi de katıyorum yanıma, başlıyoruz peynirlerden tatmaya, bol tuzlu harika bir keçi peynirinde karar kılıyoruz, diyorum ki peynirci abiye, biz 2 kişiyiz evde, o kalıp bize cok büyük, sen bana onun yarısını ver. İstanbulda bulamazsınız böylesini, ikisinide veriyim vakumlayıvereyim diyor, oracıkta gönlümü çalıyor! e peki diyorum, vakumla bakalım :) Böylece devam ediyoruz yolumuza, ama ancak Urla'ya kadar :) sevgilim Urla Katmeri yemeden devam edemeyeciğini bildiriyor, e ne yapalım, şöför o, canı çekmiş, olmaz mı diyelim? Dosdoğru katmerciye, adı Ünal Kardeşler (mehmet yaşin'in kitabından bulma). Velhasıl katmerciye gelince hayal kırıklıgına ugruyoruz, nitekim bu bnizim bildiğimiz tatlı katmer değilmiş sayın seyirciler, börek gibin bişeymiş! peynirli kıymalı patatesli falan yeniyormuş, e düştü mü bizim hayaller suya! kaldık tatlısız! çiğ böreğin hamuruna benzettim ben, kat kat yalnız.Ben cok bayılmadım, Semih hepsini yedi sağolsun :)
Kıymalı peynirli katmer |
Travel&Leisure dergisi okuyanlar var mı aranızda? Biz her ay alırız, çok seviyoruz. Bu ayki sayısında da Urla Şarapçılık'a birkaç sayfa ayırmışlar. E Urla'ya kadar gidip de uğramamak olur mu?! Next stop: Urla Şarapçılık tesisi! Bayılıyoruz, harika bir mimarı, çok şık bir tesis, bakınız: http://www.urlasarapcilik.com.tr/
Şaraplar da hep ödüllü! Tesisi gezip tadım yaptıktan sonra kafam biraz kıyak, elimizde 3 şişe oradan ayrılıyoruz. İzmir tarafına yolunuz düşerse mutlaka ugrayın, şiddetle tavsiye ederim! Üstelik yakında 2 odalık butik oteli de kullanıma açacaklarmış, biz gezdik, gerçekte kafa dinlemek için ideal!
Mahzen |
Şarap Tadım Odası |
Manisaya kadar başka durak yok, kendimizi Manisa kebabına saklıyoruz, ilk defa deneyeceğiz! Manisa valisi arkadaşımız(!) Can'ın tavsiyesi üzerine Manisaspor Kebapçısı'na yollanıyoruz. Tereyaglı pide üstüne koydukları minik kebaplara ben açıkcası gene bayılmadım, ama sevgilim sağolsun hepsini yedi :) Bana göre pide ve tereyag olmasa biraz tatsız tuzsuz bir et. Ancak etin pişme şekline ve yumuşaklıgına lafım yok. Tabi göreceli bu işler, Semih çok beğendi kebabı. Siz de deneyin kendiniz karar verin :)
Manisa kebabı (wikipedia) – smaller and flat size shish meat on the sliced pide bread, flavored with butter, and stuffed with tomato, garlic and green pepper. |
E biz bütün gün tatlı yemedik!! Krizimiz tuttu vallahi, katmer de fos çıktı zaten, kaldık Mustafakemalpaşaya :)
Susurluk Yörsan'daki korkunç kalabalığı görünce aynen geri biniyoruz arabaya, doooğru Mustafakemalpaşaya :) Şehre girdikten sonra halktan çeşitli insanlara sora sora en iyi tatlıcının Güvenal tatlıcısı oldugunu ögreniyoruz, hemmen oraya yollanıyoruz. Bir porsiyon yemek içiiin, bir kutu da eveeee :) Burada hem şerbetli hem de büyük poşetlerde kurabiye gibi kuru hali satılıyor. İster öyle yensin ister evde insanlar şerbetlerini kendileri yapıp üstüne döksünler diye. Biz resimdeki şerbetli kutudan alıyoruz:) Bir deee adının Mihaliç Peyniri oldugunu sonradan öğrendiğim, etiketinde "Kelle" peyniri yazması nedeniyle ilgimi çeken ve tatmak istediğim, yine Susurluk tostunda kullanıldığını da ordaki amcadan ögrendiğim şahane peynirden de alıyoruz. Aynı Karaburundaki peynirci hesabı burdan da iki paket vakumlatıveriyoruuuz, bir senelik peynir ihtiyacımız karşılanmış bulunuyor böylece :))
Kemalpaşa tatlısı (peynir tatlısı) |
Artık hava kararıyor, trafik artıyor, biz yoruluyoruz. Yanımızda köpeğimiz olduğu için hızlı feribota binemediğimizden, Topçular iskelesine doğru, artık evimize gitmek üzere yollanıyoruz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder